26 Eylül 2010 Pazar

Tutamak meselesi ve Yusuf Atılgan

Bir ekşisözlük girdisinde :

“ Ahmet Hamdi Tanpınar, Oğuz Atay ve Yusuf Atılgan’ı dört köşe bir masaya oturtup, dördüncü köşeye de ben geçmek istiyorum.” gibi birşey söylemişti bir yazar. Adını hatırlayamadım hislerimin tercumanının. Selamlar ederiz.

Neyse efendim lafı dolandırmadan diyelim. Yusuf Atılgan – Aylak Adam’dan bir alıntıdır.

- Ya içmediğin zamanlar?
- O zaman ararım.
- Hep arayacaksın sen. Ya resim, ya kitap…
- Tutamak sorunu. İnsanın bir tutamağı olmalı.
- Anlamadım.
- Tutamak sorunu dedim. Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde gider gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insanlar yuvarlanır. Tramvaylardaki tutamaklar gibi. Uzanır tutunurlar. Kimi zenginliğine tutunur, kimi müdürlüğüne, kimi işine, sanatına. Çocuklarına tutunanlar vardır. Herkes kendi tutamağının en iyi, en yüksek olduğuna inanır. Gülünçlüğünü fark etmez. Kağızman köylerinden birinde bir çift öküzüne tutunan bir adam tanıdım. Öküzleri besiliydi, pırıl pırıldı. Herkesin, ‘Veli ağanın öküzleri gibi öküz yoktur’ demesini isterdi. Daha gülünçleri de vardır. Ben toplumdaki değerlerin ikiyüzlülüğünü, sahteliğini, gülünçlüğünü göreli beri, gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum: Gerçek sevgiyi! Bir kadın. Birbirimize yeteceğimiz, benimle birlik düşünen, duyan, seven bir kadın!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder